30 Ekim Perşembe akşamı Selmoş (sevdiceğimin anneciği, dostum, Selmoşum) bize geldi. Hem Monky'i görmeye, hem de bizimle sohbete. Mutfakta atıştıracak bişeyler hazırlıyorduk ki çantasından bir poşet çıkarttı, poşetin içinden de kocaman birşey. Büyük, yeşil ve yapışkan... Olgun bir greyfurt büyüklüğünde, dış yüzeyi pütürlü (dut gibi), güzel meyve kokulu bişey. Önce bu nedir diye baktık. O da ''Gittiğim yerde bolca bulunan ağaçların sebil gibi yerlere döktüğü meyveleri.'' dedi. Evirdik, çevirdik, mıncırdık, kokladık. Sonra ikiye böldük ve içinden yapışkan, akışkan bir süt aktı. İçi bol lifli, beyaz, lime lime bir meyve. Adını konduramadık ama Tropikal bir meyve olduğu kanaatinde buluştuk. Bugün internetten araştırayım dedim, ama nereden başlayabileceğimi bulmak zaman aldı. Ne yazıp da taratsam google'da çıkar diye bir müddet düşündüm. En sonunda görsellerde Tropikal Meyve yazıp başladım sayfalar arasında bizim sümüklüyü aramaya:) En sonunda buldum. Resminden tanıdım ve bulabildiğim tüm bilgileri sizlerle de paylaşabilmek adına özetledim.
İşte buyrun bakalım Ekmek Ağacı Meyvesi, yani Artocarpus Altilis, yani yerli adıyla Kadachakka...

Ekmek Ağacı (Kadachakka / Artocarpus Altilis)17. yüzyılda Büyük Okyanus'un güneyindeki adalardan İngiltere'ye dönen araştırmacı gezginler, ağaçta yetişen ve kavuna benzeyen bir meyvenin bu adalarda ekmek yerine yendiğini anlatıyorlardı. Çiğ meyvelerinin tadı patatesi andıran bu ağaç o günden bu yana ekmekağacı (Artocarpus communis) adıyla bilinir.
Ekmekağacının meyveleri bugün de o yöredeki adalarda yaşayan Yerliler'in temel yiyeceklerinden biridir. Ayrıca Yerliler ağacın iç kabuğundaki liflerden çok sağlam kumaşlar dokur, kerestesinden ev eşyası ve kano yapar, gövdesinden sızan özsudan elde ettikleri tut-kalımsı maddeyle de tekne kaplamalarındaki çatlakları kalafatlarlar.Boyu 20 metreye ulaşabilen ekmekağacı genellikle gövdenin yarısına kadar dallan-maksızın, dümdüz uzanır.
Ekmekağacının meyveleri bugün de o yöredeki adalarda yaşayan Yerliler'in temel yiyeceklerinden biridir. Ayrıca Yerliler ağacın iç kabuğundaki liflerden çok sağlam kumaşlar dokur, kerestesinden ev eşyası ve kano yapar, gövdesinden sızan özsudan elde ettikleri tut-kalımsı maddeyle de tekne kaplamalarındaki çatlakları kalafatlarlar.Boyu 20 metreye ulaşabilen ekmekağacı genellikle gövdenin yarısına kadar dallan-maksızın, dümdüz uzanır.
Parlak yeşil renkli geniş yaprakları asma yaprağı gibi dilimlidir. Erkek çiçeklerin rengi ve biçimi muzu andırır; dişi çiçekler ise çınar ağacının meyveleri gibi top biçiminde ve tüylüdür. Bu dişi çiçekler döllendikten sonra, çapı bazen 30 santimetreyi bulan iri, kavunumsu meyvelere dönüşür. Ekmekağacı dutgiller familyasından olduğu için meyveleri de dutta olduğu gibi birer bileşik meyvedir.Yılda iki ya da üç kez ürün veren ekmekağacının meyvelerinin dış kabuğu oldukça pütürlüdür. Hamken koyu yeşil renkte olan meyveler olgunlaşmaya başlarken kahverengiye, tam olgunlaştığında da sarıya döner, İyice olgunlaşmadan toplanan meyveler bütün olarak pişirilip sebze gibi de yenebilir; ama Yerliler ekmekağacının meyvelerini daha çok toprağa gömerek fırınlarlar. Bu yöntemde, toprağa bir çukur kazılıp içine ateşte kızdırılmış taşlar döşenir; taşların üzeri yapraklarla örtülüp meyveler yerleştirildikten sonra çukur kapatılır. Yarım saat içinde pişen meyveler haftalarca bozulmadan saklanabilir. Bol nişasta içerdiği için piştiği zaman tadı ekmeği andıran bu meyveler çok besleyicidir. Ayrıca çiğken dilimlenip güneşte kurutulduktan sonra öğütülür ve bu undan ekmek ya da muhallebi yapılır.Batı Hint Adaları'na, Güney Amerika'ya ve Afrika'nın tropik bölgelerine kadar yayılan ekmekağacının meyveleri Avrupa’ya da gönderilir.Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica
BIG, GREEN, STICKY...
The breadfruit (Artocarpus altilis) and breadnut are part of South Pacific legends. They evolved in Indonesia's Sunda Archipelago and became the staple diet for islanders throughout the tropical Pacific islands. They are one species. The breadfruit originated by ch
ance as a seedless breadnut, and is perpetuated from root-cuttings. The breadfruit is up to 200mm in diameter and almost spherical. It can weigh up to 4kg. These fruit differ both externally and internally. The breadfruit is used as a vegetable when mature but not ripe. Ripe breadfruit is also used for dessert dishes. Roasted fruit compares well with roasted potatoes at their best. Like potato and banana, the breadfruit is rich in starch, only some of which is converted into sugars on ripening. The fruit tends to become somewhat gluey if boiled or cooked in a microwave oven for 5 minutes. The breadfruit's palatability, like that of other starchy foods, is much improved by the addition of fats.Westerners tend to prefer the mature, hard fruit to be peeled, sliced and fried with a little vegetable oil. Alternatively, the soft-ripe fruit may be halved, the pulp spooned into a skillet, flattened, and fried like a thick pancake in a little vegetable oil. Nutritionally, breadfruit flesh is an excellent staple, rich in proteins and with a range of amino acids. However, it contains a lot of starch and it must be supplemented with green leafy vegetables to provide a balanced meal.
To Polynesians breadfruit and banana were vitally important. The threat of cyclones, droughts, and the total destruction of crops by enemies were a constant danger to their existence. Total destruction of crops was the second greatest victory over one's enemies in Polynesian society -the greatest was to obtain the foe's "mana", by eating him. These pressures led to the development of food preservation techniques which were applied to breadfruit and bananas. Fruit were peeled and wrapped in airtight parcels using heliconia, and then banana leaves. Buried, they would ferment, but not rot. When baked with coconut cream, this food is edible several years later. Readers will find it more convenient to store parboiled breadfruit excess for a limited time by freezing .

1 yorum:
Günlerdir masamda aksesuvar olarak duruyor du soranlara sallayıp duruyordum açıklama için teşekkürler
Yorum Gönder